
Ozon Terapi
Günümüzde Birçok Hastalığın Kökeninde Hipoksi Ve Kronik Enflamasyon Sorumlu Tutulmaktadır. Ozon Tedavisinin Başarısında, Ozonun Anti-Enflamatuar Etkileri Yanında, Hipoksiye Karşı Dolaşımı Ve Doku Oksijenlenmesini Desteklemesi Yatmaktadır.
Tıbbi Ozon Tedavisi, Alyuvar ve Akyuvar Hücrelerinde Aktivasyon Sağlar. Bu Sayede Hücrelere Daha Fazla Oksijen Molekülünün Taşınmasıyla Yaşlanmanın Geciktirilmesi, Anti-Aging Ve Detoks Etkisi Hedeflenir.
Ozon Terapi Hangi Durumlarda Etkilidir?
Halsizlik, Kronik Yorgunluk Gibi Şikayetlerde, Alerji Ve Egzama Gibi Cilt Problemlerinde, Fibromyalji, Kronik Romatizmal Hastalıkların Tedavisinde, Bel-Boyun Fıtıkları Ve Migren Tedavisinde, Damar Tıkanıklıklarında Ve Dolaşım Bozukluklarında, Kanser Tedavilerine Destek Amaçlı, Şeker Hastalığı Ve Komplikasyonlarında Uygulanabilir. Ayrıca Enfeksiyonlardan Korunmak, Bağışıklığını Geliştirmek, Detoks Ve Anti-Aging Amaçlı Geniş Kullanım Alanı Bulunmaktadır.
Tıbbi Ozon Terapisi’nin Tarihsel Gelişimi
İlk kez Avrupa ülkelerinde uygulanmaya başlanmış, zamanla tüm dünyada yaygınlaşarak sağlığı korumak ve hastalıkların tedavisi amacıyla yaygınlaşmıştır. 100 yıldan bu yana uygulanan Tıbbi Ozon Terapisi’nin, çeşitli hastalıkların tedavisi yanında, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve bakteriel ve viral enfeksiyon hastalıklarına karşı koruma sağladığı da bilinmektedir. Hücrelerin oksijen kullanabilirliğini arttırması sayesinde dayanıklılığı destekleyici etkilerine ilave olarak, yaşlanmayı geciktirme ve detoks özelliklerine de sahip olması nedeniyle yaygın kullanım alanı bulmaktadır. Bu nedenle hiç sağlık problemi yaşamayan kişilerin bile, yıllık 1-2 kez kürler halinde ozon terapi aldıkları taktirde bağ dokularındaki toksin birikimine bağlı yaşlanma süreçlerinde gerileme, hastalıklara karşı direnç kazanabilmeleri mümkün olmaktadır.
Tıbbi Ozon Terapisi’nde Etki Mekanizmaları
- Antioksidan enzim sisteminin etkinliğini arttırır.
- Yaşlanmayla sonuçlanan oksidatif strese karşı direnç gelişir.
- Hormon ve Enzim üretim fonksiyonlarında iyileşme sağlar.
- Hemodinamik özellikleri sayesinde damar yapısını ve kan dolaşımını destekler.
- Hücre ve dokulara giden kan dolaşımını hızlandırır.
- Hücrelerin oksijeni daha verimli kullanmasına olanak sağlar.
- Yağ hücreleriyle etkileşime girerek Kan yağları ve Kolesterolü düzenler.
- Bölgesel yağ yıkımına olanak sağlar.
- Beyin fonksiyonlarını ve Hafızayı kuvvetlendirir.
- Hücre yenilenmesini hızlandırır.
- Daha yumuşak ve gençleşmiş cilt görünümünü destekler.
- Zararlı mikroorganizmaları öldürmeyi sağlayan güçlü bir oksidandır.
- Okside edici etkisi ile zararlı toksinleri de nötralize edebilir.
- Bağ dokuda biriken Toksik atıkları ve Ağır metalleri temizleyen lenf akışını destekler.
- Kaslarda biriken asidik birikimi gidererek, bağ doku esnekliğini arttırır.
- Laktik asit birikimine bağlı Kas ve Eklem ağrılarını daha hızlı iyileştirir.
- Stres hormonu adrenalini okside eder.
- Anksiyete ve Depresyon kaynaklı belirtileri gidermeye yardımcı olur.
- Bağışıklık sistemini güçlendirir. Viral -Bakteriyel enfeksiyon hastalıklarına direnci arttırır.
Ozon Tedavisi Nasıl Uygulanır? Uygulama Yöntemleri Nelerdir?
Ozon terapi, sistemik ve lokal olarak uygulanabilmektedir. Sistemik uygulamalardan biri olan “Majör Otohemoterapi” yöntemi günümüzde en sık tercih edilen ozon terapi yöntemlerindendir. Seansa özel, tek kullanımlık ve ozona dayanıklı özellikteki malzemelerle 50 cc-200 cc arasında alınan kan, ortalama 10-15 dakika boyunca ozon ve oksijen karışımıyla birleştirilmektedir. Elde edilen ozonlanmış kan, kişiye aynı damar yolu ile geri verilmektedir. Tümüyle steril bir klinik ortamda gerçekleştirilmesi gereken, kan vermek kadar basit ve acısız olan bu işlem, 20-25 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanabilmektedir.
Lokal uygulamalar ise hastalığa göre uygun dozda hazırlanan ozon ve oksijen karışımının damar sistemi yerine eklemler, kas, tendon, cilt üzerine ya da vücut boşluklarına uygulanmasıdır. En sık tercih edilen lokal uygulamaların başında doğal aşılama olarak da bilinen, “Minör Otohemoterapi” yöntemi gelmektedir. Hastalardan 2 cc-5 cc arasında kan alınarak ozon ve oksijen karışımıyla birleştirilmekte ve bu yeni karışım kas dokusu içine uygulamaktadır. Kan yoluyla yapılan uygulamaların yanında, kas içine enjeksiyonlar, eklem içine enjeksiyonlar, açık yaralara direkt ozon uygulamaları, vajinal ve rektal yolla uygulamalar gibi pek çok ozon uygulama yöntemi vardır.
Yan etkileri nelerdir?
Yan etkiler; uygulama hatalarına ve hastanın antioksidan kapasitesine göre yüksek dozda ozon verilmesine bağlı olarak gelişebilir. Ozon tedavisinin yan etkileri arasında enfeksiyon, alerjik reaksiyonlar, hipoventilasyon, nefes darlığı ve kulak iltihabı bulunmaktadır. Tek başına kullanılmayan ve belli oranlarda oksijenle karıştırılarak uygulanan ozonun uygulama sırasında hava ile temas etmemesi için çok dikkatli olmak gerekmektedir. Karışımda en fazla %5 oranında bulunan ozon, aynı zamanda hastalara asla doğrudan damar yolu ile uygulanmamaktadır. Yan etkiler çok nadiren ortaya çıkmakla birlikte, çoğunlukla önlenebilir, geçici ve minimal düzeydedir.
Tedavi sırasında önerilerimiz?
Tedavi sırasında antioksidan özellikteki besin takviyelerinin bırakılması önerilmektedir. Kanda Vit E ve C gibi antioksidan bileşiklerin yüksek konsantrasyonlarda bulunması, oksidan özellikteki ozon uygulamalarında, etkinliği olumsuz etkiler. Tansiyon ve şeker düzenleyici ilaçların en az 2 saat önceden alınmış olması, tedaviye aç gelinmemesi önerilmektedir.
Ozon tedavisi istisnai durumlar dışında, düşük dozla başlayıp kademeli şekilde artırılarak, antioksidan kapasite ile orantılı olarak daima kademeli ve ilerleyici tarzda uygulanmalıdır. Doz ve konsantrasyonun yanı sıra uygulama için uygun malzeme seçimi ve teknikler, güvenli ve etkili tedavinin anahtarıdır.
Ozon Tedavisi kaç seans sürmektedir?
Ozon tedavisinin sıklığı ve dozu; kişinin yaşı, kilosu yanında, varsa mevcut hastalığının özellikleri, seyri yanında kişinin genel sağlık durumu gibi farklı parametreler göz önünde bulundurularak, her hasta ve seansa özel olarak belirlenmektedir. Bu anlamda kullanılan ilaçlar, kişilerin gereksinimler, tedaviden beklenti düzeyi ve yaşam koşulları da progresyonu etkilemektedir. Tedavi süresince bedenin verdiği yanıtla uyumlu şekilde, seans sayısı ve dozlar kişiye özel olarak düzenlenmektedir.
Tüm bu değişkenler yanında, genel olarak ozon tedavisinin beklenen etkiyi göstermesi ve hedeflenen sonuçların alınabilmesi için haftada iki kez olmak üzere 10-12 seanslık (5-6 haftalık) kürler şeklinde her yıl uygulanması önerilmektedir. Ozon terapi genellikle seansların sonunda etkisini göstermiş olsa da, ihtiyaç halinde yıl içinde belirli periyotlarda ek seanslar da tedaviye dahil edilebilmektedir.
Ozon Tedavisinin Kilo verme üzerine etkinliği?
Ozon terapi, hücrelerdeki oksijen seviyesini yükselterek, metabolizmayı canlandırır. Bazal metabolizmanın artışı, yağ yakımından enerji üretimine kadar birçok hücresel fonksiyonun daha etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.
Hormon ve enzim üretim mekanizmalarındaki iyileşme, kilo vermeyi zorlaştıran hormonel disfonksiyon gibi yaygın sebepler üzerinde etkilidir. Örneğin tiroid bezindeki kan dolaşımının ve oksijenlenmenin artışı, ozon terapinin kilo verme üzerindeki olası kazanımlarındandır. Benzer şekilde insülin hormonu salgılayan pankreas’taki β hücrelerindeki tahribatın ozon uygulamaları sayesinde onarıldığı bilinmektedir. Bu sayede insülin direncinin kırılabilmesi, obeziteye karşı son derece etkin rol oynar.
Yemek yeme alışkanlıklarımızda stres hormonlarındaki artış yanında, mutluluk hormonu olarak da bilinen endorfin ve serotonin eksikliği de sorumludur. Ozon terapi vücuttaki serotonin üretimini artırarak depresyon ve depresyona bağlı kilo artışı gibi sonuçlarla mücadelede etkilidir.
Ozon Tedavisinin Bağışıklık sistemimiz üzerine etkileri?
Ozon terapi, bağışıklık sistemi üzerinde destekleyici ve adaptojenik etkiye sahiptir. Bağışıklığın güçlenmesi bakteriyal ve viral patojenlerle temas sonrası, vücudun hastalığa yakalanmaması ya da hafif belirtilerle iyilik halinin geri kazanılabilmesi anlamına gelmektedir.
Hastalıklara karşı vücudun direncini artırdığı gibi, bağışıklık sisteminin aşırı ve yanlış reaksiyonlarından kaynaklanan Otoimmün hastalıkların (Romatoid Artrit, MS, Psöriasis, Hashimoto Tiroiditi…) tedavisinde yer alır.
Ozon terapinin, metabolizmayı uyararak ve hücrelere oksijen takviyesi yaparak kanserli hücrelerin ortaya çıkmasını engelleyebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri sebebiyle de kanser tedavisinde destekleyici olarak yer almaktadır.
Anti-Aging ve Detoks etkisi?
Ozon terapi, bilinen en kuvvetli Anti-Aging tedavilerden biridir. Hücre bazında serbest oksijen radikallerinin yarattığı hasarı engeller, tamir eder ve antioksidanların etkinliğini arttırır. Kanın oksijen taşıma kapasitesini de artırması, organların ihtiyacı olan besinlerden daha etkin bir şekilde faydalanabilmesi anlamına gelir. Hücre yenilenmesini hızlandırarak, Ayrıca kan ve lenf dolaşımını destekleyerek vücutta biriken toksinlerin atılmasını sağlar. Vücutta detoks etkisi yaratır, bağ dokunun gençleşmesiyle birlikte, yaşlanma belirtileriyle savaşır.