Düzenli egzersizin sağlığımızı iyileştirdiğini biliyoruz çünkü doğduğumuzdan beri neredeyse herkes bize bunu söylüyor. Peki ama fiziksel aktivite bunu tam olarak nasıl yapıyor? Sezgisel gerçekleri daha iyi anlamak, egzersize yönelik duygularımızı daha iyi düzenlememize ve egzersizi daha iyi yönetmemize yardımcı olarak hayatımıza sorunsuz bir şekilde entegre olmasını sağlar.
Egzersizin birçok faydasını ele almadan önce egzersiz paradoksunu kısaca incelememiz gerekiyor: Evrimsel bir bakış açısıyla, zihinsel, fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı kalmak için fiziksel olarak aktif olmamız gerektiği gerçeğine rağmen egzersizden kaçınmak için evrimleştik.[1] Bunun nedeni, vücudumuzun yüz binlerce yıl boyunca düşmanca bir çevreye uyum sağlamak için evrimleşme biçiminde bulunur.
Hayatta kalmak için enerjiye ihtiyacımız var. Evrimsel bir perspektiften bakıldığında, potansiyel olarak düşmanca ve fiziksel olarak zorlu çevremize hızla uyum sağlamak için evrimleştik. Daha büyük, daha güçlü kaslar, artan aerobik kapasite ve dayanıklılık gibi fiziksel aktiviteden kaynaklanan adaptasyonlar da enerjiye mal olur. O halde vücut, ihtiyacımız olduğuna ikna olmadıkça bu adaptasyonları tetiklemeyecektir. Bugün egzersiz yaptığımızda faydalarını hemen göremememizin bir nedeni de budur. Bir kez tetiklendiklerinde, vücut daha büyük, daha maliyetli kaslara veya genişlemiş akciğer kapasitesine ihtiyacımız olmadığını hissettiği anda onları bırakır. Egzersiz yapmayı bıraktığımız anda fitness seviyemizde ciddi bir düşüş yaşamamızın nedeni de budur.
Vücudun enerji maliyetlerine takıntılı bir şekilde odaklanması, aynı zamanda hiçbir şey yapmadan oturmayı sevmemizin de nedenidir. Kadim bedenlerimiz günlük hayatımızda ‘aktif’ olduğumuzda etrafta dolaşmak için makineler kullandığımızı ve çoğunlukla oturarak çalıştığımızı bilmiyor. Vücudumuz bunu gerçekten bilmediği ya da anlamadığı için, fiziksel olarak yapmamız gereken bir şey olmadığında bizi dinlendirmeye çalışır.
Bizim için gerçekten iyi olan bir şey yaptığımızda kendimizi iyi hissederiz çünkü dopamin seviyeleri artar ve bu da bir şeyler yapma motivasyonumuzun bir parçasını oluşturur. Hepimiz güçlü bir egzersizden sonra kendimizi yorgun ama mutlu ve canlı hissettiğimiz o duyguyu biliriz. Mesele şu ki, hiçbir şey yapmadan otururken salgılanan dopamin, oturmaya ve hiçbir şey yapmamaya devam etmemizi sağlamaya yöneliktir. Üzerimizdeki bu nörokimyasal baskıyı kırmak ve fiziksel aktiviteye geçmek için dikkatle hazırlanmış bir rutine ve bunu yapmamıza yardımcı olacak bir ortama sahip olmamız gerekir.
Örneğin, egzersiz yapabilmemiz için ayakkabı ve kıyafet bulmamız, çocuklara bakacak birini ayarlamamız ve ardından egzersiz yapmamız için özel bir yere gitmemiz ya da bir şekilde özel bir yer bulmamız gerekiyorsa, bunu gerçekten başarmamız ve başarsak bile buna bağlı kalmamız pek olası değildir. Engeller çok fazladır.
Bununla birlikte, egzersizi her gün yaptığımız bir şey haline getirmeyi başardığımızda, elde ettiğimiz faydalar normalde düşündüğümüzden daha fazladır; kilo kontrolü, daha fazla güç, dayanıklılık ve daha fazla enerji.
Bağırsak Bakterilerinizi Yeniden Yapılandırın
Bağırsak bakterileriniz veya mikrobiyomunuz bağışıklık sistemi sağlığından, bilişsel sağlıktan ve hormonların vücut tarafından üretilme şeklinden sorumludur ve ruh halinden motivasyona kadar her şeyi etkiler.
İki yeni çalışma[2], düzenli egzersizin bağırsak mikrobiyomunu yeniden yapılandırabileceğini ve fiziksel ve bilişsel işlevlerimizin çoğunu yürüten hormonal sinyallerin imzasını değiştirebileceğini gösteren kesin kanıtlar[3] ortaya koymuştur.