Size kemiklerinizin hafızanızın ne kadar iyi çalıştığını, depresyona girip girmeyeceğinizi, ne kadar kilolu olacağınızı ve hatta yaşlandıkça bunama hastalığına yakalanıp yakalanmayacağınızı belirleyeceğini söylesek?
Oysa bazı yeni çalışmalar tam da bunu öne sürüyor. Otuz yıllık araştırmalar sonucunda elde edilen yeni bilimsel kanıtlar, kemiklerin kasların bağlandığı çoğunlukla hareketsiz bir iskele olduğu yönündeki geleneksel görüşü tersine çeviriyor ve zihin/beden bağlantısına ilişkin geleneksel görüşü yeniden düşünmeye zorluyor.
Açılması gereken çok şey var, bu yüzden en temelden başlamamız gerekiyor. Kemik, daha önce düşünüldüğünden çok daha aktif olan canlı bir dokudur. Örneğin, ihtiyaç duyulduğunda vücuda salınan kalsiyum ve diğer mineraller için bir depo görevi görür[1] ve diyet ve fiziksel aktivite gibi çevresel stres faktörlerine göre kendini sürekli olarak yeniden şekillendirir[2].
Kemiğin vücudun nörokimyasal ihtiyaçlarına yanıt vermesini ve aynı zamanda dış uyaranlara uyum sağlayarak daha yoğun ve güçlü hale gelmesini sağlayan karmaşık kimyasal süreçler zinciri, kemik ve kas arasındaki doğrudan biyomekanik bağlantı yoluyla gerçekleşir.[3] Basitçe söylemek gerekirse, her egzersiz yaptığımızda kaslarımız kemiklerimize sinyaller gönderir ve bunlar da vücudun performansını etkileyen karmaşık nörokimyasallar salgılayarak yanıt verir.[4]
Bu sürekli diyaloğun bir sonucu olarak, koşu, aerobik HIIT gibi ağırlık taşıyan egzersizlerin kemiklerin güçlenmesine ve yoğunlaşmasına yardımcı olduğunu[5] ve kemikleri zayıflatan yaşa bağlı bir hastalık olan osteoporozla mücadele ettiğini biliyoruz. Ağırlık kaldırmak ve diğer direnç aktivitelerinde bulunmak da benzer sonuçlar verir. Tüm bunlar, vücudu fiziksel yüke zorlayan egzersizlerin kemiklerin adaptif tepkisini aktive ettiği, yaralanma olasılığını azalttığı ve yaşlandıkça daha güçlü kemiklerin korunmasına yardımcı olduğu anlamına gelir.
Ancak kemiklerin aktivitesi, vücudun iskelet kası üzerindeki etkileriyle sınırlı değildir. Beyni de içerecek şekilde genişler.
İskeletimizin Zihin/Beden Bağlantısı
Yeni çalışmalar, beynin derinliklerindeki hücrelerin hormonal mesajlaşma yoluyla iskelet kemikleriyle iletişim kurduğunu göstermektedir.[6] Bu durum iskelet yapımızı, yaşa bağlı bilişsel gerilemede kilit rol oynayan kemikler tarafından salgılanan hormonal mesajcılarla beden/zihin bağlantısının tam kalbine yerleştirmektedir[7]. Ayrıca, kemikler tarafından salgılanan bu hormonal mesajlar doğurganlık,[8] anksiyete ve depresyon gibi diğer fizyolojik faktörleri de etkilemektedir[9].
Bu bulguları temel alan bilim insanları, kemiklerimizin sağlığının yeni şeyler öğrenme yeteneğimiz ve hafızamızın kalitesi üzerinde de rol oynadığını göstermeyi başardılar.[10] Kemikler tarafından salgılanan ve bizi böylesine derin operasyonel düzeyde etkileyen hormonlar, iştahımızı ve metabolizmamızı da etkiliyor[11]; bu da aktif olma yeteneğimizin onlar tarafından yönetildiği anlamına geliyor.
Sezgisel düzeyde tüm bunlar son derece mantıklıdır. Fiziksel aktivite kasları daha güçlü olmaları için eğitir. Daha güçlü kaslar, onları desteklemek için daha güçlü kemiklere ihtiyaç duyar. Egzersiz yaşlanmayı tersine çevirir ve geleneksel tanımıyla yaşlanma, vücudun ve beynin kademeli, işlevsel olarak azalmasıdır.
“Zihin” ve ‘Beden’ Yoktur
Ortaya çıkan tablo, beyin tarafından gerçekleştirilen faaliyetlere atıfta bulunan “zihin” ile fiziksel sağlık ve güç anlamına gelen “beden” arasındaki geleneksel ayrımın bir yanılsama olduğudur. Tüm beden aynı zamanda zihindir. Beyin ve beden, merkezi sinir sisteminin karmaşık ağı aracılığıyla iletişim kurar. Vücuttaki herhangi bir organı inşa etmek, korumak ve bakımını yapmak (enerji açısından) pahalı olduğundan, vücuttaki her organ çevreden toplanan dış uyaranlar ile bu uyaranlara bir yanıt olan iç adaptasyonlar arasındaki diyaloğa katılır.
Bu son örnekte kemikler beyinle ‘konuşuyor’ ve beyin de kemiklerle ‘konuşuyor’ gibi görünüyor. Ne yediğimiz (ve ne zaman yediğimiz), nasıl nefes aldığımız ve hatta nasıl düşündüğümüz başımıza gelenleri etkiler ve karşılığında yaptığımız yaşam tarzı seçimlerinden etkilenir.
Fasiyal kondisyonumuz iskelet kemiklerinin kalitesine ve gücüne bağlıdır[12].
Bedenimizde her şey birbirine bağlıdır. Her şey sadece bedendir.